Sayfalar

30 Ekim 2014 Perşembe

Boşluklar Dolsun

İşlerin yoluna girdiğini düşündüğümüz her an ortaya çıkan, olmazsa olmazların evreninden  gelen  bir pürüz vardır. O esnada onun anlamlı veya anlamsız olması da önemli değildir . Bir pürüz ki ,sürekli hale gelmiş olan iyi gidişin ortasına  hop diye düşer. Bunun üstesinden gelmek için bazıları bir şeyler yapmak ister,bazıları da elini kolunu bağlayarak sessizce durur ya da müdahaleci yaklaşımlar sergiler.


Fakat bilinmelidir ki özgürlüğüne düşkün insanlar için hayatlarına herhangi bir müdahale olması onları çileden çıkarmaya yeterlidir. Kısıtlanmayan veya söz söylenmesine hiçbir zaman müsade edilmemiş hayatları için kendinde söz hakkı bulan herkes bir anda onlar için yabancılaşmaya elverişlidir. Kırmama ve kızmama gibi üzerinde büyük çaba gösterilmeye dayanan davranışları sergilememek için özen gösterilir. 
Bu değil midir zaten bir yaşam boyunca yapmamız istenilen şey? Her zaman olmayan, iyi gidiş denilen birkaç aylık,haftalık  periyodun ortasında büyüyen huzursuzluğu yenme,ona karşı zafer kazanmak için izlenmesi gereken rotayı bulma ,tecrübelerden faydalanma gibi eylemler göstermemiz beklenir. Bunları başaranlara da aferin,  iyi idare ettin denir. 


İdare etmek kavramının da  üzerinde durulması gerek. Bana kalırsa insanlar ikiye ayrılır. İdare edenler ve idare edilenler... Bu ayrım akla siyaseti getirmesin veya bir grubun üstünde hakim olma olarak da gelmesin.  Ben burada hayatta değer verdiklerimizi bir arada tutma anlamındaki idareden bahsediyorum. yanımızda istediklerimizi samimiyet,güven,sevgi gibi elzem değerlerle birlikte bir arada tutma...  Bu yolda ara ara yorgunluk olması da doğal bence. O zamanlarda insan yanında birini isteyebilir. Bir dost,bir sırdaş,bir sevgili,bunaldığında koşup gelebilecek biri ya da senin hayatını zorlaştırmaya değil de işini kolaylaştırmak için önüne çözümler,fikirler sunan biri... Sanılanın aksine çok sevdiklerimiz farkında olmadan bizi yalnızlığa da  bırakabilir. Peki burada yalnızlığa sürüklenmiş olanların idaresini kim yapıyor? 


Bu paragraftan sonra da adalet kavramının da sorgulanması gerekir bence;ama hiç giresim yok. Konudan konuya geçiyormuşum gibi gelebilir ama bu sıralar çok şey dinliyorum. sonra doluyorum,taşıyorum. 


Bazen heyecanlarımız,sevinçlerimiz,aklımızı meşgul eden her güzel şey elimizden alınırmış gibi geldiğinde saldırganlaşırız. Haksızlık yapıldığını düşünürüz.İnsanlar bu gibi durumlarda hemen mağduru oynamayı sever. Ben böyle yaptım ben şöyle yaptım.. vari cümleler çok  sık duyulur. İş , ben le başlayan cümleleri biz e çevirebilmekte. Biz'e çevrilmiş her eylem daha temiz, daha samimi , olması gerektiği gibi. Bu yüzden hayatımızın yarısı da biz olabilmek için çabalamaktan geçiyor.


Hep bir döngüdeyiz aslında. Bundan elli yıl öncesi de elli yıl sonrası da aynı olaylarla,aynı duygularla döngüdeki yerini koruyor. Farklı olanlarsa sadece farklı zaman dilimlerinde yaşamış bireyler. Peki bu kadar zamandır bu insanlar aynı şeyleri yaşıyorsa neden kimse kimseye yardım edemiyor? Neden her kuşak benzer sorunlarla mücadele halinde? Biri de çıkıp demiyor ki ; arkadaşlar ben bunu yaşadım alın bu böyleyken böyle. Bunu yaparsınız şunu elde edersiniz.. Herkes içinde bulunduğu çağın kötülüğünden ve insanların acımasız olduğundan bahsediyor. Geçenlerde izlediğim 1960'lı yıllarda çekilmiş bir filmde de ''artık eski duyguların ve insanların masumluğu kalmadı'' nın vurgusu yapılıyordu. 54 yıl sonra bugün de aynı şeylerden şikayet ediliyorsa, her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman mı suçlu  ilan edilecek?  


Bence Samuel Beckett in dediği gibi her şey.


''Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Yine dene, yine yenil. Daha iyi yenil.'' in  üstüne kurulu. Bizden öncekiler bu yüzden sesini çıkarmıyorlar. Yenilerek,çok ama çok güzel yenilerek bir şeyleri başarmamızı ve anlamamızı istiyorlar. Belki anlatsalar da biz yenilmek için anlayamıyoruzdur. 


Bundan sonra atacağımız adımlar da cesaretli mağlupluğa kurulu. Duygularımızın arkasında durarak,daha sakin ve dingin yenilmeye adanmış hayatlarımızla başka hayatlara karışmaya dayalı. Bir döngüyse eğer bu yaşadıklarımız ve kıramıyorsak da bir halkasını en azından umutsuzluğa kapılmamalı,vazgeçmemeli.


şimdi gidelim ve daha güzel yenilelim.