Sayfalar

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Kedi Sesi

Durgun ve ferah bir gün.

Yine boş beyaz kağıda bakıyorum. Biz birbirimizi anlıyoruz da mesele diğerlerine anlatabilmekte. Söz sanatlarımı da koydum önüme;fakat toparlayıp yan yana getiremiyorum kelimelerimi. Yanımda bana eşlik eden bir kadeh var bir de bayatlamış badem… Demek bu gece benim yazamayışıma içiyoruz.


Dilimde damağımda buruk tat... Böyle anlarda kalbim hep hızlı atar ; başım döner. Başım döndükçe kelimelerim iyice karışır. Kalemim anlatımı bozuyorsun der ; acıyla tatlı yan yana gelmek ister. Ben ayırmaya çalışırım. Sayfalarca karşı çıksam da başaramam. Onlar aslında hep bir olduklarını söylerler. 

Sahi sana ulaşmak kaç paragraf?


Harfleri ziyan etmek de korkutucu ; ama hep derim ki gel sen beni kelimelerimde bul.  İnan bu saatten sonra melankolinin moru da umrumda olmaz, benimle dalga geçen anason kokusunun da. Bulunabiliyorsam eğer yeniden, çiçek açar içimde.

Büyük kırmızı kurdeleli bir nida armağan ediyorum sana.


Sen de bilirsin ki başka türlü şeyler ararım. Bu yüzden de kalabalıkta aslında hep tekimdir. Sanma ki en sevdiğim sözcük umutsuzluk. Hayır,ben bu sayfalarda su gibi berrak sözcüklere sahibim. Bulabilmenin yolu bir tutam inanç ve keşif serpiştirmekten geçer.


Bu işin matematiğini soracaksan şüphen olmasın,bu problem bana da uzak. Benim sayfalarıma giremeyecek kadar uzak. Aklımda cevaplayamadığım ama cevaplarının kolay olduğunu hissettiğim sorular dolanıyor . Onları okunmak istenmiş ama hep ertelenmiş kitaplara benzetiyorum. Vakit bulsaydık okur muyduk?  Ya da kütüphanenin en üst rafına beklemeye mi koyardık?


Ürkme ; sorduğum her soru seni daha da itmesin kabuğuna.

‘’Her soru beni daha da iter mi yalnızlığın koynuna?’’


Biliyorum sevmezsin vurguları. Ama vurgulamazsak da heceleri, yolun sonuna vardığını anlayamazsın. Yola başlıyorsan eğer biteceğini bilmelisin. Sonsuzluğa inanmanın büyüsüne kapılma. O cümleler noktalanmalı. Sana gereklilikle emrediyorum.

Duyuyorum o şarkıyı defalarca dinliyorsun üst üste.


Hikayeyeyi olur da anlayamazsan dert etme,sığlıkla suçlamam. Sadece ben son yudumumu almadan önce bil ki artık önemini yitiren değerler bende gizliden gizliye derinlerde kadife kumaşlarda saklı.



Eğer cümlelerimi yazıp yazıp siliyorsam ve fazlasıyla karıştırıyorsam olumluyu olumsuzu, devrik ile kurallıyı, kafesin kapağını kapatmamın zamanı gelmiştir. Şayet merak edersen ne zaman açılacağını ;  kilit sesini duyarsın , koklarsın heyecanımı. Hatta o kapağı hiç olmadığı kadar ardına açılmış bulursun sen bile şaşar kalırsın kendi haline . Ve öyle bir bocalarsın ki seni o dakikadan sonra ne şimdiki zamanın ukalalığı kurtarır ; ne de şartlı bileşiğin pişmanlığı...