Sayfalar

21 Mart 2014 Cuma

Çapari


Tüm masrafına karşı,yaşam hala popüler dedi Laurence Peter.

Umulmayan ya da düşünmek istenilmeyenler insanın kucağına oturunca ne korku kalıyor ne de cesaretle ilgili özgün laflar sürdürülebilirliğini koruyor. Yapılanlardan pişmanlık duyulmuyor;fakat bir söz daha doğruluğunu kanıtlıyor :

Beni öldürmeyen acı güçlendirir diyor Nietzsche. 

Yani geleceğe dair korkmadan , emin adımlarla yürüyebiliyorsunuz. 
Artık en çok korktuğunuz veya hoşlanmadığınız şey  mavi kareli mühendis gömleği , kız yurdunun kapısında birikmiş plastik terlikler , yerdeki tükürük , akmış çöp suyu olabilirken ; en çok sevindiğiniz ve heyecanlandığınız ise kazı kazandan çıkan 20 tl , mont cebinde unutulmuş çekirdek ve kahvaltıdaki portakal suyu olabilir. 


Biz bugün 4 arkadaş  aldık sırt çantalarımızı Eski Foça'ya doğru yola koyulduk. Kaldığımız yerle arasındaki mesafe 2 saati buluyor. Öğrencisiniz ve tabi ki de metro,otobüs gibi toplu taşıma araçlarını kullanıyor oluyorsunuz. Bu kısım az biraz yorucu olsa da halimizden memnunuz. 

Hava o kadar güzeldi ki. En önce kahvaltı yaptık.








Gitmeden önce araştırma yapmıştık aslında gezilecek yerler hakkında. Fakat birçoğu tekne turu ile olacağı için ertelemek zorunda kaldık. Biz de dolaştık ve misinaları kaptığımız gibi balık tuttuk.








Eski Foça çok sakin, geçimi balıkçılık olan ve genel yaş ortalaması ileri kimselerin olduğu yaklaşık 32.000 nüfuslu şirin bir ilçe. Garip bir şekilde sizi çekebiliyor. Efsanesi ise; karataş diye bir taş varmış ki nerede olduğu bilinmezmiş. Ona basan biri bir daha asla Foça dan kopamazmış. Ben basmış olabilirim.










Bu balık halindeki fotoğraflamalardan sonra biraz yürüyelim dedik. Kayalar Camii nin tarihi bir cami olduğunu duymuştuk. Oradaki esnafa sorduk nerede diye. ''Zaten bir tane cami var aha o da şurada'' dediler. Biz de gittik. Biraz tepede . Manzara mükemmel. 1427 yılı yapımıymış. Hatta Konya dan gelen bir cemaat tarafından yapılmış. 







Aşağıdaki fotoğraf ise caminin bulunduğu konumdan çekildi. Manzarası en güzel yerlerden biri. 





   Sonra yavaştan çıkıyoruz,yokuş aşağı iniyoruz. Yolun üzerinde kültür sanat evleri var.




Burası da Beş Kapılar Kalesi. Yan tarafında evler var,nasıl huzurlu anlatamam. İnsanlar evlerine geliyor,ellerinde torbalar , işten çıkmışlar. Böyle anlarda diyorsunuz ki biz şehirlerde ölüyormuşuz. Orada yaşayan insanlar bu yüzden uzun yaşıyor sanırım. Egzoz,trafik,ses,hava kirliliği yok bir kere.
























Buradan da iniyoruz. Ara sokaklara giriyoruz,yazlıkların olduğu yere. Sonra iskeleye gidip misinaları atmayı planlıyoruz. Ayrıca Foça'da çok fazla kedi var. Ama kişilikli kediler. Bir de Foça nın kedileri balıktan başka bir şey yemezmiş...








































Bugün en çok hoşuma giden fotoğraflardan biri de bu oldu. Berfu , Foça da bulunan papatya popülasyonunu neredeyse bitirdi bu arada. Çantası papatya dolu bir şekilde İzmir'e döndük.  Bir çiçeğin görüntüsü bu kadar güzelken kokusu neden çirkin ?






İskeleye ulaşmak için yürüdük epey. Balıkçı barınağına gidecektik. Güneşin altında da biraz yandık ama olsun. 



Bir de bu görüntüyü gördükten sonra uzun süre midye yiyemeyebilirim..... 



 
   Odak uzaklığı   55.00 mm       f/8.0         
   ISO 110




    Odak uzaklığı   55.00 mm      f/9.0    
     ISO 100



   Sülüneze dokunamıyorum. İçim tuhaf oluyor. Ama ekip çalışmasıyla bir sürü balık yakaladık. Sonra da denize bıraktık tabi ki. Misinaları da koyduk çantamıza. Bunu Alsancak ve Karşıyaka'da da yapmayı planlıyoruz.



Dinleniyoruz bu şekilde,yorulmuşuz epey. 
İskeleye oturdum. Hızlı geçen zamanları düşünüyorum. Pişmanlıklarım yok. Umutlarım var ileriye doğru. Yeni kavramı daha da anlamlanıyor hayatımda, ki yaşam hala popüler. Yapacaklarımız fazla. Daha okunacak çok kitap,dinlenecek çok müzik , gidilecek çok konser ,gezip görülecek çok yer var. 


 Yandaki teknedeki amcalarla da sohbet ediyoruz. Tuttuğumuz balıkları gösterip aferin almak hoşumuza gidiyor. Hepimiz 20 yaşındayız ama çocukça da bir duygu yok değil. 


Hava kararıyor. Toparlanıyoruz. Çarşıya inip magnet alıyorum kendime,evime. Arkalarına tarihleri yazıyorum. Kitaplarıma yazdığım gibi. 

Ve tabi ki günü rakı ile bitiriyoruz. 





Buraya da ulaşımı bırakıyorum.

            Kendi Aracınız ile;             İzmir - Çanakkale yolunun 39 km'sinden sola sapıp 26 km. sonra Foça'ya ulaşılır. İzmir'den         çıktıktan sonra Karşıyaka, Çiğli, Menemen'den sonra Buruncuk'u geçince ilk ışıklardan sola döndüğünüzde artık Foça yolundasınız.



Otobüs ile; Türkiye'nin neresinden gelirseniz gelin; İzmir Otogarı'nda indiğinizde hemen indiğiniz peronların en başına yürüyün.En başa geldiğinizde otobüslerin önlerinde "Eski Foça" yazdığını göreceksiniz. Otobüsler genel olarak; Kış tarifesinde saat 06:30'da başlar ve akşam 21:15' te son seferdir. Yaz tarifesinde ise sabah saat 06:00'da başlayıp,23:00'e kadar her yarım saatte bir devam eder.
Demiryolu, Denizyolu ya da Havayolu ile ; Önerimiz, en kısa yoldan İzmir Otogarı'na ulaşmanızdır. Havaalanı'ndan Otogar'a Havaş otobüsleri saat başı kalkmaktadır. Ancak bu servisler mevsimlere göre değişiklik gösterebilir. Eğer otogara ulaşmanızın zor olduğu bir yerde iseniz, Foça otobüsleri Otogar - Bornova - Bayraklı - Naldöken - Girne - Sogukkuyu istikametinde yol alır. 





İyi haftasonları...